• Ana Sayfa
  • Ayhan Aydın
    • Özgeçmiş
    • KENDİMLE İLGİLİ KISA BİR DEĞERLENDİRME
    • Ayhan Aydın Arşiv Listesi
    • ŞAHKULU SULTAN DERGAHI GÖRSEL ARŞİVİ
    • Hakkındaki Yazılar
    • Hakkındaki Şiirler
    • Hakkındaki Haberler
  • Şiran
  • Söyleşiler
    • Dedeler
    • Babalar
      • BABAGAN (BALIM SULTAN ERKANI) KOLU
      • ÇELEBİLER KOLU
      • SULTAN SÜCEATTİN VELİ OCAĞI (DERGAHI) KOLU
      • ALİ KOÇ KOLU
    • Ozanlar
    • Yazarlar
    • Aydınlar Gazeteciler
    • Bilim İnsanları (Akademisyenler)
    • Kanaat Önderleri
    • Kurum Temsilcileri
    • Sanatçılar
    • Hocalar Mürebiler
    • İzzettin Doğan
  • Gezi Notları
    • Anadolu
    • Avrupa
      • Batı Avrupa Gezi Notları
    • İran
    • Suriye
    • IRAK
  • Yazılar
    • Basındaki Yazılar
    • Denemelerim
    • Etkinlik Haber Yorum
    • Cem Vakfı Yazıları
    • Kitapların Dünyası
    • Şiir Denemelerim
  • Kültür Sanat
    • Kültür Dünyası Söyleşileri
    • KÜLTÜR SANAT YAZILARI
  • Ahmet Hezarfen
    • Ayhan Aydın Kitap Yazıları
    • Osmanlı Arşivinde Aleviler Bektaşiler
    • Diğer Çeviri Belgeleri
    • Yazıları- Anıları - Görüşleri
    • Ahmet Hezarfen'le İlgili Yazılar
    • Ahmet Hezarfen Balkanlar(Rumeli)
    • Dergahlar Türbeler
      • Balkanlar Rumeli
        • Bulgaristan
          • Otman Baba
          • Demir Baba
          • Akyazılı Sultan
          • Ali Koç Baba
          • Elmalı Baba
          • Hüseyin Baba
          • Dallı Ali Baba Türbesi
          • Yunus Abdal
          • Saçlı Koçlu Babalar
          • Alan Mahallede Ali Baba Türbesi
        • Makedonya
          • Sersem Ali (Harabali) Baba
          • Sarı Saltuk
          • Hıdır Baba
          • Cafer Baba
          • Üsküp Halveti Tekkesi
        • Yunanistan
          • Seyyid Ali (Kızıldeli) Sultan
          • Ece (İce) Sultan
          • Nefes Baba
          • Atatürkün Evi Selanik
      • İran
      • Suriye
      • Diğerleri
      • Anadolu
        • Hacı Bektaş
        • Sultan Sucaettin Veli
        • Abdal Musa
        • Kolu Açık Acim Sultan
        • Seyyit Garip Musa
        • Haydar Sultan
        • Diğer
      • İstanbul
        • Şahkulu Sultan
        • Kurucu Ahmet Sultan
        • Garip Dede Türbesi
        • Erikli Baba Türbesi
        • Nafi Baba (Şehitlik)
        • Karaağaç
        • Karyağdı
        • Duvar Baba
    • Semahlarımız
      • Rumeli Semahları
      • Anadolu Semahları
      • Sultan Sucaettin Veli Ocağı-Dergahı Semahları
    • Atatürk Fotoğrafları
    • Etkinlik Fotoğrafları
      • Türkiye
      • Balkanlar
      • Avrupa
      • Diğer
    • İnanç Önderleri
      • Dedeler
        • Fetfi Erdoğan Dede
        • Aşık Ali Metin Dede
        • Hüsamettin Aydın (Seyyid)
        • Nevzat Demirtaş
        • Musa Küçük
        • Veli Akkol
        • Hüseyin Orhan
        • Celal Arslan
        • Dedeler Diğerleri
      • Babalar
        • Hakkı Saygı
        • Abidin Harman
        • Mehmet Şilli
        • Reşat Bardi Dedebaba
        • Babalar Diğerleri
      • Zakirler
      • Çelebiler
      • Dervişler
    • Cemlerimiz
    • Yazarlar
      • Abidin Özgünay
      • Baki Öz
      • Cahit Tanyol
      • Mehmet Yaman Dede
      • Mehmet Yardımcı
      • Refik Engin
      • Şevki Koca
      • Ahmet Hezarfen
      • Yazarlar Diğer
    • Ozanlar
      • Adil Ali Atalay (Vaktidolu)
      • Ahmet Akar
      • Ali Ekber Çiçek
      • Aşık Durmuş Günel
      • Aşık Veysel
      • Hüseyin Çırakman
      • Hasan Papur
      • Hüseyin Yorulmaz (Seyfili)
      • Aşık İhsani
      • Mahzuni Şerif
      • Muharrem Yazıcıoğlu
      • Murtaza Şirin
      • Müslüm Sümbül
      • Telli Suna Gölpek
      • Ozanlar Diğerleri
      • Ozanlarla İlgili Simgeler
    • Gümüşhane-Şiran (Kırıntı-Yeniköy
      • Yeniköy (2010) Sayı Sayma Oyunu
      • Yeniköy Kış - Güssün Aydın Cenaze 2000
      • Kırıntı Yeniköy Düğün 2003
      • Kırıntı Yeniköy
    • Ayhan Aydın
      • Hısım Akrabalarım-Arkadaşlarım
      • Cem Tv Proğramlarım
      • Ayhan Aydın Resimleri
      • Ayhan Aydın'ın İstanbulu
      • Ayhan Aydının Manzaraları Şehirleri
  • Önemsediklerim
  • Konuk Yazarlar
  • Site Haritası
  • Balkanlar (Rumeli)

Alevi - Bektaşi Toplumunun Üstüne Çöken Çıkarcı Otokrat Zihniyet...

Cuma, 29 Ekim 2021 19:12 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 540

Alevi - Bektaşi Toplumunun Üstüne Çöken Çıkarcı Otokrat Zihniyet...

Can dostlar; Yola birlikte gidilmez, uzun yıllardır kurumlara çöken çıkarcı zihniyet buralardan bertaraf edilmezse, yolumuzun aydınlığı, değer ve ilkeleri yaşatılamazsa, Alevilik- Bektaşilik; Şiilik, Diyanet ve Diğer Devlet Kurumlarınca iyice asimile edilecektir.

Zamanla kurumlarda barınmak için hiçbir yasal gerekçesi olmadan istemedikleri üyeleri saf dışı edip, kendi ekiplerini (yıllar yılı CHP'yi bitiren "hizip" benzeri yapıyla) kendi kafadarlarından oluşturulan, gerekirse devlet yetkilileriyle açık / gizli görüşüp, kurumların ve Aleviliğin yararlarından ziyade kendi çıkarlarını korumak için manevralar yapan otokrat kafa Alevi - Bektaşi Yolu'na büyük zararlar vermektedir.

 

Kurumlara sadakatle, içtenlikle, bir menfaat beklentisi olmadan yıllar yılı emek veren, güç veren kişiler buralardan bilinçli bir şekilde dışlanmış, şimdi tüm Alevi kurumlarında merkezi bir disiplinle hareket eder gibi, ortak bir akılla hareket eden, bir kör zihniyet kurumlarımızı kuşatmıştır.

Artık 30 yıl önce birbirlerini "devletçi", "bölücü" gibi sıfatlarla suçlayan ve yıllarca yapay ayrımlarla toplumu gerip kendilerinin yerine sağlamlaştıran  sözde Alevi önderleri, seslerini kesmişler, bir meslek edindikleri, iş edindikleri kurumları maddi yönden de, manevi yönden de sömürmenin alışkanlığı içinde buraları tüketmekle meşgul olmaktadırlar.

Aslında hiçbirisinin birbirinden farkı olmaksızın, bu omurgasız, kurumları zamanla kişisel şirketleri gibi gören, en iyi Alevi olarak kendisini gören, yeri gelince birbirilerine küfrettikleri insanlarla suratsız bir şekilde çıkarları gereği aynı masada, daha acısı örneğin bir vali masasında buluşabilen bu sözde önderlerin tek dertleri bu kurumlardan hiçbir zaman gitmemektir.

Bunun en temel nedenlerinden birisi burnundan kıl aldırmayan, bu çoğu narsist kişilik bozukluğu olan, hokkabazların ana dertlerinin Alevilik - Bektaşilik olmamasıdır. Çünkü bunların özellikle son on yıllık çalışmalarına baktığınız zaman Alevilik'le ilgili çok ciddi bir çaba içinde olmadıkları görülmektedir.

Devletin ve belediyelerin nimetlerinden kişisel olarak yararlanma hastalığı, gözü dönmüş kimi bazı yöneticilere, bazı dedelere, bazı babalar iyi yerleşmiş görünüyor.

Bunlar buralarda kalmak için her türlü yol ve yöntemi kullanabilen insanlardır.

Gerekirse devletin tüm kurumlarıyla ve birimleriyle işbirliği yapıp, kendi kirli geçmişlerini de devletin örtmesi için ricacı olabilecek, kişiliksizleşmiş tipler buralardan gitmek istemiyorlar.

Bunların yazışmalarına, konuşmalarına bakın sanki o dergâhın kurucusu, orada yatan ulunun bizzat kendisi veya o kurumun şahsi olarak kişi olarak kendisi gibi yazılar, yorumlar yapmaktadırlar. Evlerinde oturup, başka hiçbir işleri, becerileri, çabaları olmadan bir asalak olarak bu kurumları yaklaşık 30 yıldır hiçbir utanma, arlanma, sıkılma duygusu olmadan yöneten bu bezirgânlar Alevi - Bektaşi toplumunun önündeki en büyük engellerdir.

Ama bunlar; buralardan gitmemek için hiçbir toplumda olmayacak şekilde yol ve yöntemlere başvurmaktadırlar.

Bu böyle olunca gerçek aydınlar, gençler, kadınlarımız bu kurumlarda varlık gösterememektedirler.

Çok solcu göründüğü halde rakı masasında sağcılarla kafa tokuşturan kimliksizleri mi, başkasının kitaplarından çalıntılar yapanları mı, dergâhta içip içip dergâhın içine pislediği için demir çubuklarla hastanelik edilinceye kadar dövüldüğü halde buradan gitmemeyi başarıp, yine sarhoş olunca insanlara höyküren, saldıran onları tehdit eden pislik tipleri mi dersiniz...  Hangi birisini yazalım. Bunları yazınca da çok ayıp oluyor, bizim açıklarımızı yazmayın, diyenler oluyor. Sanki kendileri çok dürüstler. Belediyeleri, devlet kurumlarını Alevilik görüntüsü altında kendilerine, yakınlarına menfaat sağlamak için kullanan zavallılar...

Hangi birinizi temizsiniz bu konuda söz söylüyorsunuz?

Alevi - Bektaşi kamuoyuymuş; bırakın bunları, vaz geçin kimseyi kandıramazsınız artık.

Aleviliğin - Bektaşiliğin hangi değerleri bu kurumlarda yaşanıyor... Kırılmadık gönül kalmadı, yapılmadık hata kalmadı... Hangi birisi onarıldı... Buralarda Alevilik - Bektaşilik Yolu, Erkânı, Kültürü, Gençliği ve Geleceği İçin Neler Yapıyorsunuz? Teker teker yazın okuyalım.

Sözde Aydınlarımızdan da hiç ses seda çıkmaz...

Onlar da bu toplumun bir yansımasıdır nihayetinde...

Televizyona çıksın, kitap imzalasınlar, internette yüzlerce beğeni alsınlar, alkışlansınlar, keyiflerine baksınlar...

Hiçbir soruna el atmayan, ateşe el atmayan bu toplumun kaymağını yemek isteyen sözde Alevi yazarlar.

Alevi kurumlarını eleştirirsek, bizim kitabımız satılmaz, bizi çağırmazlar, insanlarla mı uğraşıp psikolojimi mi bozacağım, diyen tipler nihayetinde...

Aleviliği kullanıp, bundan menfaat elde edeceksin, ama sorunlarıyla uğraşmayacaksın, bu topluma yararlı öneriler / projeler ortaya koymayacaksın. Koyar gibi görünürsen de kendi kitabını, çalışmalarını ön plana çıkaracaksın...

Recep Tayyip Erdoğan nihayetinde başımızdan elbette gidecektir ama şu anda görünen o ki, Alevi - Bektaşi toplumunun üstüne çöken bu karanlık kafanın gideceği görünmüyor.

Can dostlar; bu kemikleşmiş pis yapı, kokuşmuş yapı, çıkara bulanmış yapı bu toplumun önünden alınıp yok edilmezse, bu toplum bunlardan temizlenmezse; bu toplum her türlü tehdide çok daha açık hale gelecektir.

Bence şu anda devletin himayesine girmeyen hemen hiç bir özgün Alevi Kurumu kalmamıştır. Çeşitli belediyelerin himmetine muhtaç, kendisi bir çözüm üretemeyen hazırcı, asalak kafa...

Günü birlik işlerle uğraşan, cenaze, lokma vs. hizmetleri yapan bir sosyal hizmet binalarına dönüştürülen, özünü kaybetmiş, kimliğini kaybetmiş bu yapılar yani sözde cemevleri, sözde Alevi kurumları hızla bir camiye, Alevi toplumunu da aynen Camii cemaati gibi Cemevi cemaati yapısına mahkûm edilmektedir. (Bunları da daha ayrıntılı yazacağım...)

Can Dostlar; işbirlikçi, çıkarcı bu yapılar Şiiliğin, Diyanet ve Devletin tüm kurumlarının çok ciddi çalışmalarıyla hem Türkiye'de hem de somut örneklerini gördüğümüz gibi Balkanlar'da Sünniliği Alevi - Bektaşi toplumunun içine iyice girmesine sebep olmaktadırlar.

Alevi - Bektaşi kurumlarının ve sözde temsilcilerinin bu konuda hemen hiçbir çabaları yoktur. Çünkü bunların Alevilik - Bektaşilik diye bir dertleri kalmamıştır.

Benim acı gözlemlerim, acı dilem böyle söylüyor...

İster beğenin ister beğenmeyin...

 

Ama her daim muhabbetle kalın...

Aşk ile...

 

Ayhan Aydın

21 Ekim 2021

Kategori: Etkinlik Haber Yorum

SİNAN BOZTEPE'YLE DURUŞMA GÜNÜ

Çarşamba, 27 Ekim 2021 09:43 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 543

Duruşma Günü

 

Sinan Boztepe'yle Çerkezköy'deki duruşmamız bugün 2. Asliye Ceza Duruşma Salonu'nda yapıldı.

Hakaretten dolayı sanık olarak hakim karşısına çıkarken her zamanki gibi gerçekleri dile getirdim.

Mahkeme heyetine Sinan Boztepe'yle kişisel bir derdimin olmadığını, Aleviliğin değerleriyle yaşayan ve yaklaşık 30 yıldır Alevilik - Bektaşilik konusunda araştırmalar yapan bir yazar olarak davamın Alevilik davası olduğunu belirttim.

Aleviliğin inanç sisteminin yüzyıllardır belli olduğunu; cem, dede, saz ve diğer uygulamalarının bizim asıl yapımızı belirlediğini söyleyerek Aleviliğin büyük bir kuşatma altında, asimilasyonlarla çevrelendiğini söyledim.

Caferiliğin / Şiiliğin bir başka inanç yapısı olduğunu Aleviliğin ise tümüyle bu yapıdan farklı bir öğreti olduğunu dile getirdim.

Şiilik'teki namaz, ramazan orucunun Alevilik'te bulunmadığını ama Şii misyonerlerin Aleviler üzerinde ciddi çalışmalarının olduğunu dile getirdim.

Sinan Boztepe'nin Cem Vakfı'nda kendisini "dede", saz çalan birisi olarak tanıttığını zamanla bunu bırakarak Şii inancını benimsediğini belirttim.

Kişilerin kendi inançlarını bırakıp başka bir inancı benimseyebileceklerini, Sinan Boztepe'nin de böyle bir Hakkı olduğunu, Şiiliği benimsemiş birisi olabileceğini ama meselenin farklı olduğunu mahkeme heyeti karşısında dile getirdim.

Sinan Boztepe'nin konuşmalarıyla, yazılarıyla Şiiliği Alevilik olarak anlattığını, Aleviler üzerinde Şii asimilasyonu yaptığını, Çerkezköy'de kendi kurduğu merkezin bir Şii merkeziyken ismini "dergah" olarak kullandığını, halen kendisini Alevi dedesi olarak tanıtıp, asimilasyonuna devam ettiği için sosyal medya üzerinden kendisini eleştirdiğimi açıkladım.

Sinan Boztepe ise, benim kendisini "taraftarlarıma" "hedef gösterttiğimi", kendine hakaretlerde bulunduğumu söyledi.

Ben ise, bir taraftar kitlemin olmadığını, kimseyi hedef göstermediğimi söyledim.

Karşılıklı konuşmalar sonunda, delilerin ve mütalaların tamamlanması için duruşma tarihi 16 Şubat 2022 tarihine ertelendi.

Davanın başından beri beni yalnız bırakmayan, bilgisi, duyarlılığı ve çabaları nedeniyle Av. Muhterem Aktaş'a; arayarak, sorarak, mesajlarıyla beni yalnız bırakmayan can dostlara ve kurumlara ve bizzat duruşmaya gelen çok sevgili Yazar dostlarım; Mehmet Kabadayı'ya, Kamber Özcivan'a, Muharrem Kalkan'a da ayrıca teşekkür ediyorum.

Muhabbet ehline saygılarımla.

 

Ayhan Aydın

29 Eylül 2021

 

Kategori: Etkinlik Haber Yorum

Seni Gidi Barut Fıçısı

Çarşamba, 27 Ekim 2021 09:42 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 486

Seni Gidi Barut Fıçısı

 

Arada yokluyorsun, zorluyorsun

Zannetme ki farkında değilim

Sarsıyorsun kökünden, gövdesinden

Velhasın çok kuvvetlisin anlıyorum

Kimileyin oturtup, kimileyin

Yaslıyorsun asırlık bir çınara

Darbeler indiriyorsun zaman zaman

Hem de çok yumuşak

Bir boksör nezaketinde

İt gibi solutup, tuz gibi terletiyorsun

Apansız yakalıyor beni

En olmadık anlarımda

Dallarıma sızan ince sızıların

Dizlerime hükmün yok daha

O başka bir meseleden

Dost musun, düşman mısın?

Be hey sarmaşık yaratılışlı

Ahtapot kılıklı, sırnaşık huysuz!

Haydi be, haydi oradan arsız

Sen mi korkutacaksın beni?

Ha, ha, ha...

Yahu ben yanardağların dibinde

Okyanusların girdaplarda

Karlı dağların fırtınalarında

Yaşamaya alışmış bir canım

Beni yenecek de sen olsan bari

Her insan da olup da kimisini

En mutlu gününde alan

Seni gidi barut fıçısı, kızıl yumruk!

Ben ne yumruklar yedim bunca yıl

Senden mi yılacağım

Hadi oradan vakumlu pişpirik surat

 

Ayhan Aydın

25 Ekim 2021

 

 

 

Kategori: Şiir Denemelerim

SİS DAĞLARI

Çarşamba, 27 Ekim 2021 09:38 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 471

SİS DAĞLARI

 

Üst üste, üst üste

Sis dağları içinde kaybolan adam

Dağın ardı engin bir deniz

Sırılsıklam bedenlerde kanser yalnızlığı

His ormanlarını soğutan adam

Ak güvercinlerini pak güvercinlerini

Uçurtma dalından, yâdından

Donsa da elin ayağın, kesilse de fidelerin

El aman verme hoyrata, bezirgân başlarına

Sen ki bir tarihsin, tarih bilinci yani

Güzide gönül kalelerine karlar yağdırma

Ufkunu daraltma, heyecanını azaltma

Çocukların masumluğusun

Yaşlıların el değneği ve yolun yolcusu

Heybende nice yaşanmışlıklar taşırsın

Bunca yıl nice nice sert rüzgârlar yedi bedenin

Kimsesiz, çaresiz, naçar kaldın poyrazlarda

Küçülme çok, umutsuz olma yeter ki

İnsanlık yıkar, temizler belleğini

Besler bilgeler, homeroslar, pir sultanlar

Görür gözlerin her türlü kötülüğü

Ama pes etme hiçbir zaman

Zavallı durma öyle, öyle sakin

Her türlü renk sende, neşe sende

Ocakları kurutanları savur at

Ama girişme kavgaya onlarla

Söndüğü yerden yanmazsa çerağlar

Senin varlığın bir çerağ olsun karanlığa karşı

 

Ayhan Aydın

17 Ekim 2021

 

Kategori: Şiir Denemelerim

GELEN LOKMAYI KEMLEYİP BİR YANA ATAN

Çarşamba, 27 Ekim 2021 09:37 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 503

GELEN LOKMAYI KEMLEYİP BİR YANA ATAN

 

Karakaşlarını çatıp durursun öyle

Nefsini yenemeyince ceme oturma

İnsanlara sözde öğütler veren böyle

Gönül kırdın ise Hakk postuna oturma

 

Gerçek yolumuzun yolu, edep, erkânı

Dilleri lal-ü gevherdir mercan sözleri

Ulu pirlerden aldık biz bunca himmeti

Gönlünde ikilik varsa boşa konuşma

 

Gelen lokmayı kemleyip bir yana atan

Hakk'ın öz rızasını bir eliyle iten

Cemevi'nde şöyle kibirlenip de gezen

Özünü pak etmeden ben dedeyim deme

 

Erenler katarında mazlum bu canlar

Dar-ı didarda bulunmaz ne gezer çiğler

Bu devranı süren hikmetli erler, pirler

Divanda nasihatın almazsan bulunma

 

Cevheri'yim nadanlarla hiç olmaz sohbet

Bunlar yıktı, bozdu nazenin yolu elbet

İnsanoğluna gerek sevgi denen mürvet

Ben de Aleviyim deyip deyip övünme

 

Ayhan Aydın

8 Ekim 2021

İstanbul

 

Kategori: Şiir Denemelerim

ALİ İHSAN METE DEDE (BABA - SEYYİD ALİ SULTAN) İLE SÖYLEŞİ

Çarşamba, 27 Ekim 2021 09:35 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 566

Ali İhsan Mete Dede'yle Söyleşiler (1. BÖLÜM )

Yunanistan'da geleneksel olarak yapılan Seyyid Ali Sultan - Kızıldeli- Ocağı / Tekkesi çevresindeki Kasım Kurbanı / Mürsel Bali Kurbanı etkinliğine 9 Kasım 2019 Cumartesi günü, Edirne'den bir gurup canla katıldık. Dönüşte Edirne'de, Seyyid Ali Sultan - Kızıldeli- Ocağı'ndan /Tekkesi'ne bağlı olarak hizmet yürüten aynı zamanda emekli öğretmen Ali İhsan Mete Dede'yle uzun soluklu söyleşiler yaptım. Söyleşilerde özellikle dedenin yaşamı, Edirne Uzunköprü Yeniköy özelinde bu bölgede yaşayan Alevilik-Bektaşilik, Seyyid Ali Sultan-Kızıldeli yolunda erkân, yürüyen cemler, dedenin yeni yayınlanan kitabı konularında bilgiler derledim. Tümüyle amatör olarak, maddi bir karşılık olmaksızın, hem de artık bir kameramız olmaması nedeniyle cep telefonuyla, gönüllü olarak, yola hizmet aşkıyla yaptığım bu söyleşileri her şeye rağmen yayınlamayı bir görev biliyorum.

Bu geleneği yaşatanların izini sürüp, bilgiler derleme, bunu halkımızla paylaşma ve geleceğe aktarma konusundaki gayretimi; çok kararlı ve inatçı ve bilinçli yapıma borçluyum. Ali İhsan Mete Dede'ye ilgisinden dolayı çok teşekkür ediyorum...

Söyleşi sonrasında çok sevdiğim, çok değerli insan fotoğraf sanatçısı Ali Çıtak'la bir araya geldik, çok zevkli bir sohbette buluştuk. Kısmetse kendileriyle tekrar buluşacağız... Bu dünya güzel insanlarla çok daha daha da güzel bir dünya okuyor...

Sevgili izleyenler merhabalar, aşk-i niyazlarımı sunuyoruz. Şu anda karşımızda Ali İhsa Mete Baba Sultan oturuyor. Aslında o bir “dede”. Onu da açıklayacağız. 10 Kasımdayız. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümünde kendisini saygı ve sevgiyle anıyoruz.

Ali İhsan Mete Dedemizi uzun yıllardan beri tanıyorum, seviyorum, sayıyorum. Onun ömrü uzun olsun, o da bizleri her zaman mihman ediyor, ağırlıyor. Sevgili dedemizle yaşamı, çalışmaları, hayat öyküsüyle ilgili bir söyleşi yapacağız ama çalışmaları derken de, kitapları olduğu için ona da ayrı bir zaman ayıracağız.

Sevgili dedem merhaba. Bizleri kabul buyurdunuz sağ olun. Sevgili dedeciğim birlikte Yunanistan’daki Kasım Kurbanı Mürsel Bali Kurban Etkinliğine katıldık, “Bayram” da deniliyor ona aşk ola tekrar. Dün gece geldik, bugün burada mihman olduk ve bugünümüzü de değerlendirelim, dedik.

Ali İhsan Mete çok değerli inanç önderimiz ne zaman, nerede doğmuş, diyelim böylece başlatalım söyleşimizi.

Fakir, Edirne’nin Uzunköprü Kazası’nın Yeniköy Beldesi’nde doğdum. Yıl, 1948 dediler. Babam o an askermiş. Fakir bir ailenin çocuğdum. İnancımız nasıl diyeyim, yaşam standardımızı daima ileriye götürme ve babamın da aydın yüzü nedeniyle de okul okumayı, okuyup da bir meslek sahibi olmayı hayatım o doğrultuda o inançta ilerledi. Hatta ilkokula gittiğimde öğretmen olmayı kafaya koymuştum. Öyle ki, günler geldi geçti çeşitli mesleklerde imtihanlara girdim, başarılı oldum, hatta en son başarım deniz astsubaylığıydı. Onu bırakıp, öğretmen olma isteğimden dolayı o doğrultuda öğretmen oldum. Devlete yıllarca hizmet ettim. Anadolu’da Trakya’da öğretmenlik yaptım. Hatta en son Edirne’de Uzurköprü Kırcasalih nahiyesinde görev yaparken, sınıf öğretmeni, ilkokul öğretmeni iken emekli oldum. Yüzlerce öğrencim oldu. Sağ olsunlar hala bu fakiri ararlar, sorarlar, anarlar. Benim için bu bir mutluluk kaynağıdır.

Evet, sevgili hocam hiç unutamıyorum bir gün ilkokulda kendi öğretmenimiz olan Celile Topgül değil de bir başka öğretmen vardı. Kendilerini saygı ve ölümsüz sevgilerle anıyorum. O öğretmenimiz demişti ki, sevgili çocuklar bakın şu Türkiye haritasına Türkiye’nin yanında birçok ülke var. Ama tüm bunları gezmek çok zor değil, insan bunları gezmeli, bizler de imkân bulursanız bir gün komşu ülkelerimizi gezin, bu size çok güzel şeyler katacaktır. Bir ilkokulda bir ilkokul öğretmeni bunları söylüyor. Bizler öğretmenlerimizden çok şeyler öğrendik. Sizler de var olun çok sevgili hocam…

Devamını oku: ALİ İHSAN METE DEDE (BABA - SEYYİD ALİ SULTAN) İLE SÖYLEŞİ

Kategori: Babalar

Diğer Makaleler...

  1. GÖNÜLDEN GÖNÜLE SOHBETLER; SEYYİD ALİ SULTAN YAŞIYOR
  2. ŞİMDİ BURDAN GÖÇÜP GİTMENİN ZAMANI DEĞİL
  3. EY OĞUL
  4. GÜNE BAKAN
  5. TESLİM ABDAL OCAĞI'ndan HASAN AKSU DEDE’YLE SÖYLEŞİ
  6. GELİBOLU'DA HALLAC-I MANSUR MAKANI
  7. DİYANET, İŞİT VE BİZ ZAVALLI ALEVİLER...
  8. Süleyman Selman Dede Hakk'a Nail Oldu
  9. TOPLUM SAĞLIĞI - TOPLUMSAL SORUMLULUK
  10. Eğin’de Söylenen Maniler

Sayfa 25 / 89

BaşlangıçÖnceki20212223242526272829SonrakiSon

Ayhan AYDIN İnternet Sitesi  erenler@ayhanaydin.info E POSTA

İLKEZGİ SANATEVİ SİTE VE TEMA TASARIMI MUSTAFA KARAÇİFTCİ 0542 559 11 80.