Bir Aşure De Böyle Geçti...
Kanlı Kerbala sahrasında Ehlibeyt analarının feryat eden çocukların karınlarını doyurmak için elde ne varsa bir araya getirip çorba niyetiyle pay ettikleri Aşure aşı; yüzyıllar boyunca ocaklarda, tekkelerde, evlerde matanetle Muharrem orucu sonrasında huşu içinde yenirdi...
Son on - on beş senedir olduğu gibi doymak bilmez bir iştahla birbirini ezercesine bu sene de Alevi - Bektaşi ekranından, yolundan iyice uzaklaşmaya başlatılan, bir yığın haline getirilen bu toplum Aşureyi; özellikle cemevleri yöneticilerinin şuursuzlukları nedeniyle manevi anlamının dışında "Aşure Şöleni" olarak kutladı!
Davullu, zurnalı, sanatçı konserleri, siyasetin kirli elleriyle kaynatılan Aşure Kazanlarında bir yozlaşma unsuruna dönüştürülen "Aşure Tatlısı" çıkar ilişkilerine meze edildi...
Aşure ve lokma kişinin helal kazancı ve gönlünden gelen rızalıklarla az - çok demeden, bir sorgu sual etmeden gönülle kaynatılan aştır...
Her kim ki mazlum halkımızın inancı doğrultusunda erkan yürütüp; Hz. Hüseyin, Kerbela, Muharrem, Alevi yol ve erkanına göre hizmet yürütüp, Aşure aşını nuş eylemişse o güzel canlara aşk ola ...
Her kim ki, fısat bu fırsat deyip; devletten, belediyelerden, iş adamlarından aşurelik erzakı alıp, bunu bir çıkar amacıyla kullanmışsa yedikleri zehir ola...
Dünyanın en dürüst insanı, en iyi Alevisi ben değilim... Ama ben bu topraklarda bin yıllık töreyi, yolu sürenlerin seslerinden birisiyim...
Öldüğümüz güne kadar da kendimizce doğruları söylemeye devam edeceğiz...
Muhabbet ehline aşk ile...
Ayhan Aydın
15 Temmuz 2025